9 Aralık 2013 Pazartesi

Yaron Matras Çingenelerin Arapçasi Çeviri: Ayşe Ulusoy

http://romani.humanities.manchester.ac.uk 
Çeviri: Ayşe Ulusoy

‘Çingene’ kelimesi çok anlamlı bir kelimedir. Bir yandan genel bir terim olarak farklı etnik ve linguistik özelliklere sahip göçebe zanaatçı toplulukları tanımlarken öte yandan daha dar anlamıyla Hindistan kökenli ve dilleri Romani’nin bir diyalekti olan (řomani çhib, Romani ya da řomanes) Avrupa’nın Rom ya da Roman’larının kendilerine verdikleri addır (ref. Matras 2002). Farklı tanımların biraraya getirilmesiye oluşturulacak anlamıyla “Çingene” terimi aynı zamanda göçebe zanaatçıların oluşturduğu, Hint kökenli ama Romani’nin bir diyalekti olmayan bir Hint dili konusan toplulukları da içerir. Domari (Domarca) konuşan Ortadoğu’daki Dom’lar (Duman, Kurbat ve Karaçi’ler de dahil) (ref. Matras 1999), Orta-Hint Dilleri’ni konuşan Afganistan’daki Jat’lar (Rao 1995) ya da Hunza Vadisi’ndeki Dum’lar (Lorimer 1939), aslı Ermenice olan ama Hint-Aryan dil ailesinde ‘grup içi kelime haznesi’ nedeniyle farklı bir grup olarak yer alan Lomavren dilini konuşan Anadolu ve Ermenistan’ın Lom ya da Poşa’ları bu tanımın içinde yer alır. Burada, Arapça konuşulan bölgelerdeki göçebe zanaatçıları köken ve etnisite ayrımı yapmadan yukarıdaki geniş tanıma bağlı kalarak tartışacağız.

Konuyla ilgili dil bilimi açısından dikkat edilmesi gereken üç nokta var. Birincisi, aile ve toplulukta günlük olarak kullanılan dili Arapça’nın bir formu olan gruplardaki, ‘grup içi özel kelimelerin’ kullanımının kısıtlı ve genelde sınırlı iletişim özelliğine sahip olması. İkincisi, azınlık olarak tanımlanabilecek, aralarında Arapça’dan farklı bir dil konuşan ama Arapça’yı grubun dışındaki insanlarla iletişim kurmak amacıyla kullanan göçebe topluluklarda Arapça yapıların konuşma diline girmesi. Üçüncü olarak, azınlık göçebe topluluklarının kullandığı Arapça diyalekt, sosyolekt (sosyal altyapıdan kaynaklanan dil varyetesi) ya da etnolekt (etnik yapıdan kaynaklanan dil varyetesi) etkisi. Sonuncu maddede belirtilen durum hakkında yeterli bilgi sağlanamaması durumunda konuyu ilk iki madde üzerinde yoğunlaştıracağız.

Günlük konuşma dilinde grup içi iletişimi sağlama amacıyla özel kelimelerin kullanılması (örneğin teknik olmayan ya da temel kelimeler) göçebe toplulukların iyi bilinen bir özelliğidir ve örneklerine pek çok farklı bölge ve kıtada yaşayan göçebe topluluklarında rastlanır. İngilizce Cant, Hiberno-İngilizce Gammon, İspanyolca Germanía, Almanca Rotwelsch, Çekce Hantýrka, Flamanca Bargoens... vb gibi diller genelde ‘gizli dil’ olarak anılır ve bu tür konuşma biçimleri bir şekilde ikinci bir dilin kelimelerinin kullanımıyla oluşmuş karma dillerdir ancak tam gelişmiş diller olarak tanımlanıp tanımlanamayacakları tartışmalıdır. Temel olarak karşımıza, sadece topluluğun üyeleri tarafından bilinen bir çeşit “gizli kelime dağarcığı” çıkmaktadır. Bu kelime dağarcığı sabit olmakla beraber esnek, geçici ve sınırlı anlama sahip sözcüksel unsurlardan oluşmaktadır. Asıl amacı cümlelerin temel anlamını gizlemek suretiyle yabancıların kendi aralarında yaptıkları konuşmalarının önemli bir bölümünü anlamalarını engellemektir. Bazen, topluluk üyeliği sistemi geliştirmek, grubun kimliğini tanımlamak ya da grubun içindekileri yabancılardan ayırmak amacıyla özel kelime dağarcığı kullanıldığı görülür (ref. Hanna 1993:80–83). Diğer dillere kıyasla, özel kelimelere sahip diller yapısal ve işlevsel açıdan kısıtlanmıştır. Dilin gramer yapısı genelde özel kelimelerin varlığından etkilenmez. Dolayısıyla, özel kelime dağarcığına sahip dillerin zaman zaman pidgin ve creole gibi melez dilleri tanımlamak için kullanılan diğer terimlerle karıştırılmaması gerekir.

Arapça kökenli özel kelime dağarcığına sahip dillerle ilgili sadece sınırlı sayıda belge mevcuttur. Buna rağmen, değişik gruplar tarafından, sık sık örtüşmeler olsa da, farklı kelime dağarcıklarının kullanıldığı bilinmektedir. Grupların kelime haznelerine göre sınıflandırmasının yapılması, bilginin yetersiz oluşu ve topluluk adının kullanılan farklı kelime kalıplarıyla yalnızca kısmi olarak örtüşmesinden dolayı zorlaşmaktadır. Ġajar, Halab, Nawar, Kurbat, ya da Bahlawān gibi adlara sahip herhangi iki grup benzer, kısmen örtüşen ya da tümüyle farklı özel kelime dağarcığına sahip olabilirler.

Özel kelime dağarcığını oluşturan öğeler değişik kategorilere ayrılabilir. İlk kategori kökeni Arapça olan dil içi oluşumlardır ve kasıtlı olarak günlük Arapça kelimelerin anlamlarını saklamak amacıyla değiştirilmesiyle oluşturulmuştur. Bu yöntemin diğer dillerde de örnekleri vardır (ör: Domuz Latincesi) ve “kriptolalik formasyon” olarak da anılır. Vycichl (1959), Halab is-Sudan’ın argosu olarak adlandırdığı ve Mısır’daki Luksor kenti çevresinde karşılaştığı değişik kriptolalik tekniklerle ilgili yayınladığı bir makale literatürde yer almaktadır. Bu gruplar diğer göçebe toplulukların kullandıkları kriptolalik formasyonları dillerine katma eğilimindedirler. Bunun örneklerine Mısır’daki Halab’lar, Kuzey Mısır’daki Ġajar’lar, Kahire’deki Ġajar’lar ve Sudan’daki Halab’lar [Newbold (1856), von Kremer (1860), Hanna (1995), Streck (1995)] arasında rastlanmaktadır. Her ne kadar kriptolalik formasyonların kökeni kelimelerin kamufle edilmesinde yatsa da farklı yörelerde ve gruplarda aynı öğelere rastlanması bu tip formasyonların oluşturulma biçiminin rastlantısal ve anlık olmasından ziyade kelimelerin zaman içinde geçirdiği değişimlere bağlıdır (diyakroni). Bu kelimeler eskiden oluşturulmuş ve nesliden nesile aktarılagelmiştir.

Kelimerlerin şekilsel bozunumu bir başka yaygın kriptolalik formasyon biçimidir. Vycichl (1959), fuhhāl – hurrāg ‘yol’ (harīg), hubbāx ‘pişmiş sebze’ (habīx) paterninden bahseder. Kelime kökünün hedef kelimeye eklenmesi yaygın bir paterndir ve m- ve –iş sonekini kullanır: Mubwābiş ‘kapı’ (b.w.b), muftāhiş ‘anahtar’ (f.t.h) (Vycichl 1959); menáhriş ‘gün’ (n.h.r), mahráriş ‘sıcak’ (h.r.r), mebrádiş ‘soğuk’ (b.r.d) (Newbold 1856); maxşábeş ‘odun’ (x.ş.b), midhábeş ‘altın’ (d.h.b), migbáliş ‘dağ’ (g.b.l), mutwariş ‘boğa’ (t.w.r), minxaliş ‘aya’ (n.x.l) (von Kremer 1860); mahabīhaş ‘parmak’ (h.b.h), madahaībş ‘altın’ (d.h.b), maxtīamş ‘yüzük’ (x.t.m) (Hanna 1993). Bunlara karşılık gelen feminen formlar da mevcuttur: Mubhānşe ‘göbek’ (b.t.n), misnānşe ‘diş’ (s.n.n), muwdānşe ‘kulak’ (w.d.n) (Vycichl 1959), mubṣālşe ‘soğan’ (b.h.l), mubgarşe ‘inek’ (b.g.r). mudānşe ‘kulak’ (w.d.n) (von Kremer 1860). İki kamuflaj morfem (biçimbirim) birbirinden bağımsız da oluşabilir. Hanna (1993), manūra ‘ışık’ (n.w.r), ve mahhahbāh ‘sabah’ (h.b.h), mahhakbīr ‘büyük’ (k.b.r), mahhahġīr ‘küçük’ (h.ġ.r) örneklerini verir. Kamuflaj soneki –ayiş’nin tek basına eklenmesi von Kremer (1860) tarafından örneklenmiştir: huhānayiş ‘at’, şagaráyiş ‘ağaç’, hadīdáyiş ‘demir’, dībáyiş ‘kurt’ ya da aswádiş ‘siyah’ (Newbold 1856). m-‘nın Arapça’daki nominal/ortaç işaret, ma-‘nın da yine Arapça’daki ünlem ya da his belirten form olduğu açıkça ortadadır. Vychicl (1959:224), sonek –iş’in kökeninin ise Hint-Avrupa kökenli nominatif sonek olabileceği ve Domari mang- ‘yalvarmak’, mangiş ‘yalvarış’ örneğinde olduğu gibi Domari isim yapıcı –iş ekini anımsattığını öne sürmüştür. Öte yandan Littman (1920) şih ‘şey’ ekinden köken aldığını savunur. Fonolojik bozunumlar sayılarda yaygındır: Tulit ‘üç’, rúbih ‘dört’, xúmis ‘beş’, sutet ‘altı’, súbih ‘yedi’, túmin ‘sekiz’, tiwah ‘dokuz’, huşir ‘on’ (von Kremer 1860, Streck 1995). 
Bir diğer yaygın kriptolalik strateji mecazi ve metaforik yapılanmalardır. Von Kremer (1860) mumeşayāt ‘ayak’ (m.ş.y ‘yürümek’ kökenli), ve maáhli ‘hurmalar’ (‘tatlı şeyler), elma-hasfar ‘altın’ (‘sarı şey), ve magaswade < ma-aswad ‘kahve’ (‘siyah şey) parafrazlarını örnek verir. Kamuflaj morfolojisi ile metafor kombinasyonu baarayiş ‘kuzey’ (b.ḥ.r. ‘deniz’ =akdeniz yönü), kiblayiş ‘güney’ (Mekke yönü, kıble) örneklerinde vardır. Vycichl’in (1959) listesinde özel bir morfolojik türev olan mukafal, metamorfik bağlantılarla kullanılmıştır: Mukabwa ‘yumurtalar, süt’ (b.y. ‘white’), mukaswade ‘kahve’ (s.w.d ‘siyah’), mukamar ‘bir pound’ (m.r. ‘kırmızı’ = ‘altın para’), muganwara ‘lamba, ışık, ateş’ (n.w.r ‘ışık, ateş’), mukabwar ‘balık’ (būri, bir Nil balığı). Diğer metamorfik açıkımlara yamūy ‘içmek’ (mūy ‘su’) ya da sabsab ‘saç’ (ysibsib ‘saç taramak’) gibi formlar girer (Hanna 1993). Kelime türetimi genelleyici ya da taklite dayalı māx ‘şey’ ya da anta ‘yer’: Māx l-mōya ‘kuyu’ (‘su şeyi’), anta l-kabīr ‘şehir’ (‘büyük yer), anta - aġīr ‘köy’ (‘küçük yer’) örneklerinde olduğu gibi mecazi ya da parafraz formasyonları bir arada bulundurabilir. Bazı kelimeler yöresel kullanım ve deyimsel ifadelerden türer. Örneğin Winkler (1936:389; Streck 1995:300’den), Halab dilindeki para kelimesini (buūqa ya da baqa), Kahire’de kırları resmeden bir İspanyol sikkesi için kullanılan abū āqa (pencere) kelimesinden türetir. Sudan Halab dilindeki kūşī ‘siyah Afrikalı’ (Vycichl 1959) da Kush’dan (eskiden Sudan’ın kuzeyinde yaşamış bir uygarlık) türetilebilir.

Dile özgü kelime dağarcığının tek kökeni yalnızca internal (Arapça kökenli) kriptolalik formasyonlar değildir. Çoğu kelime haznesi oluşumu yabancı kaynaklı kelimelere de yer verir. Ancak çoğu zaman bu kelimelerin etimolojisi belirsizdir. Mısır ve Sudan’daki Ġajar ve halab dillerinde yaygın olarak kullanılan Arapça olmayan unsurlara raxwa ‘yemek’ ve raxxa ‘yemek yemek’, watab ‘gelmek’ ve wattab ‘getirmek’, kodde ‘kadın’, anta ‘yer’, dāzī ‘polis’, xuşni (xaşāna yerine) ‘Ġajar olma'yan’, hidīd ‘gece’, māx ‘şey’ (aynı zamanda ‘bir’) örnekleri verilebilir. Tanımlanabilir etimolojilerde diğer dillerin katılımı farklı düzeylerde olabilir. Vycichl (1959) Aramice damax ‘uyumak’ ve muhallim ‘kör’, Nubiyaca tōd ‘oğlan’, buru ‘kız’ ve amanga ‘su’ kelimelerini örnek verir. Nubiya dilinin etkisi Nubiyaca konuşan diğer Sudanlı göçebe zanaatçı gruplarla olan etkileşimlere bağlanabilir. Aramice etki ise İran ve Afganistana kadar olan uzaklıklardaki pekçok özel kelime dağarcıklarında rastlanır. Bunun nedeni muhtemelen Aramice’nin ticaret dili olarak kullanılmasından ya da bölgede diğer yabancı dillerle anlaşmak icin kullanılan bir ortak dil olmasından kaynaklanmaktadır. Ancak, Aramice kökenli kelimelerin günümüz göçebe zanaatçı grupların özel kelime dağarcıklarına yayılması cok daha yakın zamanda gerçekleşmiş ve sadece basit bir grup etkileşimi ya da kelime grubu değişiminde kaynaklanıyor olabilir. Küçük bir Farsça kökenli kelime grubunun da bu şekilde edinilmiş olması çok mümkündür.

Piyaz ‘soğan’, goşt ‘et’, ya da deh ‘on’ gibi öğelerin kökeni Farsça da Kürtçe de olabilir. Ancak Newbold’un (1856: 295) Nawar sayıları suso ‘üç’ ve çar ‘dört’ daha belirgin bir Kürtçe köken göstermektedir. Kelime dağarcığının en azından belli bir kısmının kökeni Kürtçe’ye dayalı bir göçebe zanaatçı grup olabilir: Filistin’in demirci göçebe zanaatçıları olan krād Kürtleri kısmen Domari kısmen Kürtçe kökenli özel kelime hazneli bir Arapça konuşurlar. Ayrıca, Filistin Domarisi’nin de Kürtçe’den pek çok alıntısının olması şimdi yaşanılan bölgeye göç etmeden önce Kürtçe konuşulan bir yörede uzun süre kalmış olduklarını işaret etmektedir. Kökeni Türkçe olan az sayıda kelimeler arasında ‘gemi’ ve çok yaygın kullanılan ve Domari’de de yer alan ‘kapı’ kelimelerine rastlıyoruz. Newbold’un Nawar ve Ġajar kelimeler listesinde dikkat çeken namak ‘tuz’ ve thoraki ‘biraz’ Hindu kökenli olup benzer bir biçimde Mısır’ın özel kelime dağarcıklarına başka kelime dağarcıkları aracılığıyla geçmiş olabilir.

Önce Newbold (1856) tarafından ortaya konan daha sonra da Streck (1995) tarafından onaylanan Mısır Ġajar diline ait bir başka ilginç etkileşim Romani (Avrupa) ile Arapça kökenli özel kelime dağarcığı etkileşimidir. İki dilin de kelime dağarcıklarında ortak bir Romani biçimli kelimenin türevlerinden oluşan birçok ortak kelime vardır: Gaziye ‘eş/karı’ (Newbold) qazihe ‘kadın’ (Streck), Romani gaci ‘kadın, eş/karı’; marey (Newbold) marih (Streck) ‘ekmek’, Romani maro; reibo ‘kral’ (Newbold) raibó ‘polis, Çingene olmayan’ (Streck), Romani raj ‘Çingen olmayan memur’. Her iki kelime haznesi de birbirine karışmıştır ve kuddi ‘anne’ (Newbold) örneğindeki gibi Romani olmayan öğeler de içerdiği gibi Domari kökenli bakra ‘koyun’ (Domari bakra, Romani bakro), sir ‘baş’ (Domari sir, Romani şero), kustúr ‘el’ (Domari xastúr ‘senin elin’, Romani vast) gibi kelimeler de içerir. Öte yandan, bazı kelimelerin fonolojileri çok belirgin bir Avrupa Romanisi kökenine işaret eder: ‘Ekmek’ (Romani maro, Domari mana), şawe ‘oğlan’, çavo ve çai ‘kız’ (Romani çhavo ‘oğlan’, çhave ‘oğlanlar’, çhaj ‘kız’), kam ‘güneş’ (Romani kham), ker/kir ‘ev’ (Romani kher), kalo ‘siyah’ (Romani kalo), laşo ‘güzel’ (Romani laçho), manuş ‘adam’ (Romani manuş), rátsi ‘gece’ (Romani rati), yag ‘ateş’ (Romani jag), kagniye ‘kuş’ (Romani kaxni ‘tavuk’). Balamo/balamu ‘Hıristiyan’ kelimesi özellikle Balkan Romanisi’nde Yunanlıları ifade etmek için kullanılır. Newbold’un kelime listesinde yer alan enna ‘nine’ (Romani enja, Yunanca’dan) kelimesi Balkan Romanisi’nin etkisini daha açıkça ortaya koymaktadır. Sampson (1928) bu verilere dayanarak, Mısır Ġajar’larının atalarının Osmanlılar tarafından Mısır’a köle olarak sürülmüş Moldovalı Romanlar olduğunu öne sürmüştür. Sampson ayrıca Newbold’un listesindeki bazı öğeler ile ilgili George Borrow’un İspanya Çingeneleri’nin Romanisi listesinden öğelerin karıştığına dair kuşkularını belirtmiştir. Buna göre, sobelar ‘uyumak’ fiili İspanyol Çingenecesi (Caló) formunda mastar eki ile yer almaktadır. Ancak listede tekrar ettiği savunulan diğer Romani mastar eki taşımayan fiil formları Caló dilinde yer almamaktadır. Newbold’un listelediği kelimeler arasında khaba ‘ye-’, chúrábi ‘soy-’, laba ‘getir-’, olarak yazılmış kelimeler Romani’deki xava ‘ben ye-r-im’, çorava ‘ben soy-ar-ım’, lava ‘ben al-ır-ım’ biçimlerini andırmaktadır. Mastar eki taşımayan öğelerin varlığı kısmi olarak Streck’in listesinden de onaylanmaktadır: Besheba ‘otur!’ (beş- ‘otur-’, muhtemelen beşava ‘ben otur-ur-um), ve awela ‘gel!’ (av- ela ‘o gel-ir’). Bu bilgiler ışığında Romani konuşan kommuniteler arasında bir iletişimin olduğu ve Balkanlar’dan Mısır’a bir göçün olduğunu, ancak, bu göçün şartlarının yalnızca linguistik verilere dayanarak açıklanamayacağı söylemek mümkündür.

Ortadoğu’da yaygın olarak bulunan ve gelişimini tamamlamış Çingene dillerine belirgin katılımı olan diğer bir dil de Domari’dir. Streck’in (1995: 295-297) Sudan Bahlawān dilinden oluşan listesi hemen hemen tümüyle Domari’den türemiştir. İçeriğindeki birçok kelime Kudüs Domarisinden tanıdığımız (bkz. Matras 1999, Macalister 1914) kelimeleri andırmaktadır: Tmaliyen ‘polis’, kuşketi ‘küçük’, díes ‘iki’, taran ‘üç’, aştar ‘dört’... vb. Ancak listedeki çoğu isim Domari ismin i-hali formlarıyla yer almaktadır (maskülen -as, ve -es, feminen -(i)a): Qaras ‘eşek’, santas ‘köpek’, kuturyes ‘Avrupalı’, şunes ‘adam’, şunya ‘kadın’, masiya ‘et’, jimariya ‘tavuk’... gibi. Aile bağları ve vücudun bölümleri gibi sahibi değişmez öğeler iyelik ekiyle yer almaktadır: İkyos ‘göz’ (lit. ‘onun gözü’). Fiiller ise genelde Domari’deki şimdiki zaman kipi üçüncü tekil kişi ekiyle listelenmiştir: Sutari ‘uyuyor’, qotari ‘çalıyor’. İsim ve fiillerde görülen bu seçici alıntı biçimi günümüz Bahlawān’larının atalarının çekimli diller ailesinden bir dil kullandığını (bu durumda günlük dil olarak kullanılan gelişimini tamamlamış Domari’nin bir formu) göstermektedir. Özel kelime dağarcığının Domari’den Arapça’ya geçtikten sonra da korunduğu görünmektedir. Bu işlem Avrupadaki Roman topluluklarında sıklıkla gözlenen bir durumdur. Domari ayrıca daha önce Domari konuşmayan diğer grupların özel kelime dağarcıklarını etkilemiştir. Arapça kökenli dillerin yanı sıra Farsça ve Kafkas dillerindeki özel kelime haznelerinde bunun örneklerine raslamaktayız: Bakra ‘koyun’, gora ‘at’, sir ‘baş’, sanota ‘köpek’.

O halde, Arapça kökenli özel kelime dağarcıkları en az üç kaynaktan türetilir. Bunlardan ilki yerel kriptolalik öğe olup kökeni çok eskiye dayanır. Buna rağmen, kalıplar hala üretken olabilir ve dili kullananların yeni kelime türetmeleri mümkün olabilir. Bazı dil gruplarında, özellikle von Kremer (1860), Vycichl (1959) ve Hanna (1993) tarafından tanımlanan Sudan ve Mısır Halablarında, bu tüp kaynaklar ana kelime haznesi olarak kullanılır. Diğerlerinde ise, muhtemelen bu grupların kullanıcıları ile temas sonucu, seçici olarak bazı kelimeler dile katılır. Kelime zenginliğinin ikinci bir kaynağı da Nubiyalılar, Kürtler, Romanlar ya da Domlar gibi başka bir dili konuşan yerleşik populasyonlarla ya da başka bir özel kelime haznesini kullanan göçebe zanaatçı gruplarla olan ara sıra meydana gelen temaslardan kaynaklanır. Bu ikinci tip temaslar sonucu bazı özel öğeler dilin asıl kaynağının yayıldığı yerlerin çok uzağına yayılabilir. Bu yayılma alanı bazı kelimeler için Orta Doğu ve Orta Asya’da geniş alanları kapsayabilir (Windfuhr 2002). Üçüncü ve sonuncu kaynak da Domari, Kürtçe ya da Romani gibi daha önceki jenerasyonların kullandığı ayrı bir dile ait bazı öğelerin korunması yoluyla ortaya çıkar. Streck (1995:302), özel dilleri kelime dağarcığının tipi ve kökenine göre ‘Hristiyan, Avrupalı’ kelimesine bakarak belirlediği üç gruba ayırmıştır: Luġa halabiyya için xaşāna grubu (çoğu öğe dahili kriptolalik formasyonlardan oluşur), luġa bahlawāniyya konuşan kuttur grubu (Domari kökenli öğeler içerir), luġa ġajariyya için balamo grubu (çoğunlukla Romani kökenli kelimeler içerir ve gerisi karışık kökenlidir). Bu sınıflama kullanışlı olmasına rağmen farklı grupların temaslarından kaynaklanan çeşitli paternler ve katmanlı kelime alışverişleri hesaba katılmamıştır.

Burada tartışılacak son konu da çok eski bir Hint-Aryan dili olan ve Arapça konuşulan bölgelerde ve çevresindeki topluluklarda konuşulan bir dil olan ve pek çok başka isimle anılan Domari’de Arapça’nın etkisidir. Bizim burada Domari olarak adlandırdığımız dilin tanımı Pott (1844-45, 1846) tarafından aktarılan Seetzen’in Nablus (Filistin) listesine, Newbold’un (1856) Aleppo’nun Kurbat’ına ve Bağdat’ın Duman’ına dair dil tanımlamalarına, Groome’un (1891) Beyrut listesine ve Patkanoff’un (1908) Tebriz (Iran Azebaycan’ı), Maraş ve Antep’te (Doğu Anadolu) Karaçiler arasında topladığı materyallere dayanır. Domari konuşan diğer topluluklara Lübnan, Suriye ve Ürdün’de rastlanır. Bu dil konusundaki elimizde bulunan en geniş bilgi Kudüs diyalektine aittir (Macalister 1914, Matras 1999). Eski bir yeni Hint-Aryan dili olarak Domari, fiil çekimi ve edilgen ve ettirgen çekim morfolojisini ve sessiz harfle biten ismin hallerini eski Hint-Aryan dilinde olduğu gibi korur. Aynı zamanda geçmiş zaman çekimini Romani’de olduğu gibi kuzey batı Hindu dilleri ya da ‘Kaşmiri’ gibi Dardaik dilleri anımsatan bir biçimde kullanır ve yine Romani’de olduğu gibi sondan eklemeli yapılar kullanır. Kelime dağarcığına bakıldığında Domari’de Türkçe ve Kürtçe etkisinin yanı sıra çok yoğun Arapça etkisi gözlenir. Öyle ki Swadesh listesinde (pek çok dile ait kelimelerin listelendiği ve dillerin kökeni ve yakınlıklarının değerlendirildiği bir liste) yer alan 207 kelimenin %50 kadarı Arapça kökenlidir. Arapça’dan geçen kelimeler Arapça fonolojiyi koruma eğilimindedir. Bu durum uzun jenerasyonlar boyunca Domari ve Arapça konuşan Domların birçok Arapça ses kullandıkları anlamına gelir. Ancak burada gözden kaçmaması gereken bir başka nokta da Kudüs Domarisindeki bazı Arapça kökenli kelimelerin muhtemelen eski bir Arapça telafuz biçimini yansıtıyor olmasıdır: Domari

qahwē ‘kahve’ ve Kudüs Arapçasındaki ahwe örneğinde olduğu gibi. Arapça fonoloji kısmen eski Arapça ya da Hint-Aryan öğeleri de etkiler. Tonlama ve vezinler Arapçada olduğu gibi kullanılır ve bazı kelimelerde gırtlak ünsüzleri Hint-Aryan kökenli kelimelerde de kullanılır. Kudüs Arapçasında olduğu gibi yarı kapantılı ünsüzler j ve ç, c ve ş seslerine dönüşürler. b ve p harfleri ayrı olarak kalmasına rağmen p’ye kayma eğilimi görülür. Arapça fiil kökleri Domari’ye geçişli (kar- ‘yap-’) ya da geçişsiz (hr- ‘ol-’) taşıyıcı fiilin çekilmesi biçiminde çoğu Hint-Aryan dillerini ve Türki dilleri anımsatan bir biçimde adapte olur. Seçilen Arapça kök pek çok diğer dilin aksine nominal form ya da mastar değil, indirgenmiş hikaye bileşik kipi/ emir kipi formudur: Ştrī-karami ‘aldım’, fhim-homi ‘anladım’.

Kudüs Domarisi Arapça’yla yan cümlelerin oluşturulması açısından yapısal füzyon olarak adlandırılabilecek bir oluşuma girmiştir. Tüm bağlaç çeşitleri Arapça’dan türemiştir ve kelime dizilimleri hemen hemen Arapça’daki gibidir. Çekilmiş Arapça bağlaç ve edatlar, inn- (ki) örneğinde olduğu gibi, ya da zamir hali iyyā-, Arapça çekimleri korur. Bu sayede Domari’ye Hint kökenli dillerde bulunmayan üçüncü tekil kişi cinsiyet ayrımını kazandırır. Kip çekimleri bir diğer yapısal füzyon örneğidir. Domari kendi zaman kipleri ve kip belirteçlerini korusa da tüm yardımcı fiiller (sak- ‘-bilme’ yardımcı fiili hariç) Arapça’dan alınmıştır ve gerektiği yerde uygun Arapça kişi ve kip çekimini kullanır: Biddī laham ‘görmek istiyorum’, lāzim dcam ‘gitmeliyim’, ṣārat rowari ‘ağlamaya başladı’. Çoğu zarf ve pek çok zamansal ifade Arapçadır. Edatların hemen hemen hepsi ‘için-’ , ‘dair-’, ve ‘benimle, sen, gibi birkaç istisna dışında yine Arapça’dan alınmıştır: Mah ‘ile’, la ‘-e’, fī ‘-de’, bēn ‘arasında’, min ‘-dan’, hind ‘-a’,... vb. Macalister’ın (1914) Kudüs Domarisi tanımında sayılar Hint kökenli gösterilmiş olmasına rağmen günümüz Domarisinde (Matras 1999) 1’de 5’e kadar olan sayılar, 10 ve 100 Hint kökenli kullanılmakta, diğer rakamlar Arapça kullanılmaktadır. Kelime tipolojisinde atipik bir durum olduğu gibi benimsenen üstünlük derecesi/karşılaştırma formu (ör: İyi, daha iyi, en iyisi) ve bu formun sıfatlarında görülmektedir. Dolayısıyla temel Hindu sıfatları da dahil olmak üzere bütün karşılaştırılabilir Domari sıfatların Arapça kökenli karşılaştırma formları vardır: Tilla ‘büyük’ hakbar ‘daha büyük’, kiştota ‘küçük’, hahhar ‘daha küçük’.

Son olarak Domari Arapça karşılıklarına yakın olan yapıları genelleyerek Arapça’yla daha da yakınlaşmaktadır. Sıfat tamlamaları söz konusu olduğunda Hindu kökenli kelime düzeni sıfat-isimdir: Tilla zara ‘büyük oğlan, tillī şōnī ‘büyük kız’. Ancak, normal niteleyici cümle düzeni yerine Arapça’da olduğu gibi yüklemcil sıfat yapısı kullanmaya yönelik açık bir tercih vardır. Dolayısıyla yukarıda verilen örneğin dizilişini zarēk tillēk ‘büyük oğlan (=oğlan, büyük olan)’, şōnik tillik ‘büyük kız (=kız, büyük olan) şeklinde görüyoruz. İyelik atfeden cümle kuruluşlarında, sahip olanı belirten ön kelime (båyim kuryos ‘babamın evi’, barim kuryos ‘ağabeyimin evi’) yer değiştirerek sahip olunan-sahip olan yapısına dönüşür: Kury-os båyim-ki ‘babamın evi’, kelimesi kelimesine ‘evi babamın, (Arapçası bēt-o la-ʾabūy). Her ne kadar kelime dizilimi fiil ifadelerinde genellikle Arapça’da olduğu gibiyse de Domari, Hindu kökenli “şimdiki zaman enclitic copula’sı” olarak bilinen bir fiil-son sıralaması biçimini korumuştur: Ama mişta-hromi ‘hastayım’, pandci mişt-ēk ‘hasta’ (Arapçası ʾana marīḍ-Ø, huwwe marīḍ-Ø). Diğer zaman kiplerinde, cümle kuruluşunu Arapça’ya adapte etmek için Arapça yardımcı fiiller kullanılır: Ama kunt mişta-hroma ‘hastaydım’, pandci kān mişt-ēk ‘hastaydı (Arapçası ʾana kunt marīḍ, huwwe kān marīḍ). Öte yandan Arapça’yla yakınlaşmaya uygun olmayan yapılar da vardır. Bunlar, aralarında çoğunlukla vücudun bölümleri, hareket ve fiziksel aktivite ile ilgili fiiller, bazı akrabalık terimleri, 5’in altındaki sayılar; cinsiyet, sayısal ve kişisel anlaşma kuralları ve bunların nominal ve fiili (daha nadir olarak sıfatsal) çekimleri; sentetik değerlik-türev, ifade, zaman kipleri ve çekimleri; zamirler, işaret zamirleri ve yer/zaman belirten ifadeler, yerel ve zamansal ilişkilere ait bazı temel ifadeler ve bunlara ait edatlar gibi bazı temel kelimeleri içeren 500-600 kelimelik bir temel kelime dağarcığından ibarettir. Her ne kadar tartışmaya açık olsa da bu son derece sınırlı bir imla ve kelime dağarcığı dizisidir. Bu tür bir sistemin öncelikli fonksiyonu daha çok, grup farklılıklarının sürdürülebilmesi ve belirlenebilmesi amacını taşımaktadır. Böylece fonksiyonel bir ilişki sağlanmış olsa da yukarıda tartışılan özel kelime dağarcıklarına dair sadece kısmi bir bağ oluşturabilir.

School of Languages, Linguistics, and Cultures 
University of Manchester, Manchester M13 9PL, UK 
yaron.matras@manchester.ac.uk 
Bu çalışma yazarın izniyle aşağıdaki kaynaktan alınmıştır: 
Encyclopedia of Arabic Language and Linguistics, edited by Kees Versteegh. Leiden: Brill publishers. 2006 
Referanslar

1. Burton, Richard F. 1898. The Jew, the Gypsy, and El Islam. London: Hutchinson & Co. 
2. Canova, Giovanni. 1981. “Notte sulle tradizioni zingare in Egitto attraverso la testimonianza di un capo Nawar”. Lacio Drom 17/6.4-25. 
3. Finck, Franz N. 1907. “Die Grundzüge des armenisch-zigeunerischen Sprach- baus”. Journal of the Gypsy Lore Society, New Series, 1.34-60. 
4. Galtier, Émile. 1912. Mémoires et fragments inédits. Mémoires publiés par les members de l’Institut Français d’Archéologie Orientale de Caire 27.1-9. 
5. Hanna, Nabil Sobhi. 1993. Die Ghajar. Munich: Trickster. 
6. Kruse, Fr. 1854. Ulrich Jasper Seetzen’s Reisen durch Syrien, Palästina, Phönicien [...]. II. Berlin: Reimer. 
7. Littmann, Enno. 1920. Zigeuner-Arabisch. Wortschatz und Grammatik der arabischen Bestandteile in den morgenländischen Zigeunersprachen. Bonn & Leipzig: Kurt Schroeder Verlag. 
8. Lorimer, D. L. R. 1939. The Ḍumāki Language. Nijmegen: Dekker & van de Vegt. 
9. Macalister, R. A. S. 1914. The language of the Nawar or Zutt, the nomad smiths of Palestine. (Gypsy Lore Society Monographs 3). Edinburgh: Edinburgh University Press. 
10. Matras, Yaron. 1999. “The state of present-day Domari in Jerusalem”. Mediter ranean Language Review 11.1-58. 
11. Matras, Yaron. 2002. Romani: A linguistic introduction. Cambridge: Cambridge University Press. 
12. Newbold, F. R. S. 1856. “The Gypsies of Egypt”. Journal of the Royal Asiatic Society of Great Britain and Ireland 16.285-312. 
13. Patkanoff, K.P. 1908. “Some words on the dialects of the Transcaucasian Gypsies – Boša and Karaci”. Journal of the Gypsy Lore Society, New Series, 1.229-257; 2.246-266, 2.325-334. 
14. Pott, August F. 1844-1845. Die Zigeuner in Europa und Asien. Halle: Heynemann. 
15. Pott. August F. 1846. “Über die Sprache der Zigeuner in Syrien”. Zeitschrift für die Wissenschaft der Sprache 1.175-186.
16. Rao, Aparna. 1995. “Marginality and language use: The example of peripatetics in Afghanistan”. Journal of the Gypsy Lore Society , Fifth Series, 5.69-95. 
17. Sampson, John. 1928. “The Ghagar of Egypt: A chapter in the history of Gypsy migration”. Journal of the Gypsy Lore Society Third Series 7.78-90. 
18. Streck, Bernhard. 1996. Die Ḥalab. Munich: Trickster. 
19. Vychichl, Werner. 1959. “The slang of the Ḥalab is-Sūdān”. Journal of the Sudan Antiquities Service 7.223-228. 
20. Windfuhr, Gernot. 2002. “Gypsy dialects”. Encyclopædia Iranica ed. by Ehsan Yarshater, Volume 11, 415b-421b. London & New York: Routledge & Kegan Paul. 
21. Winkler, Hans A. 1936. Ägyptische Volkskunde. Stuttgart: Kohlhammer